Modern bilim, yaşamın her noktasında karşımıza çıkıyor. Kimi insan bunu fark ediyor, kimi ise çözülemeyecek bir problem gibi görerek, aslında var olan bilgiyi kullanamıyor. Nedeni de, öğrencilik hayatında öğrenilen bilgilerin nerede kullanılacağının bilinememesinden kaynaklanıyor.
Öğrenme hayatımızın doğal bir parçası. Öğrencilerimize, hem eğlenmeleri hem de öğrenmeleri için yaratıcı ortamlar tasarladık. Onların okul zamanlarını öğretmenlerinin rehberliğinde eğlenceli bilgiler edinerek geçiriyorlar. Amacımız, edindikleri bu bilgileri ilerde ihtiyaç duyduklarında kullanabilmeleridir.
Çocukların kavram geliştirme süreçleri ile bilim insanlarının bilimsel araştırma yapma süreçleri arasında anlamlı bir biçimde benzerlik gözlenmektedir. Çocuklar varlıkları zihinlerinde anlamlandırırken günlük yaşamlarındaki deneyimlerinin yanı sıra kişisel keşiflerini de sürece dahil ederler. Doğada yer alan varlıkları sınıflandırır, gruplandırır ve karşılaştırırlar.
Böylece, bu varlıkların benzerlik ve farklılıklarını ifade edebilirler. Bunlarla birlikte, kavram geliştirme sürecinde bilim insanları gibi doğa olaylarına ilişkin tahminlerde bulunur ve sonuçlar çıkarırlar. Bu yüzden çocuklar “doğuştan bilim insanları” olarak adlandırılır.
Eğlenceli bilim atölyeleri ve deney saatleri onlara sunduğumuz “keyifli bir bilim dünyası”.
Çocuklar, keşfetmeye ve yeni şeyler öğrenmeye merak duyarlar. Bu merakın doğru yönlendirilmesi gelecek nesillerle beraber toplumumuzun ve dünyanın gelişmesi için büyük önem taşır.
Öğrencilerimizin keşif meraklarını doğru yönlendirmek için onlara sıcak ve kucaklayıcı bir ortam yaratmayı amaçladık. Sosyal alandaki ilk iletişimlerini keşfederlerken ve kendilerinin üretmesini sağlıyoruz. Etkinliklerimizin amacı doğa sevgisi ve birlikte yarınlara yaşanabilir bir dünya bırakma bilinci aşılamak.
Altı yaşından önce ana dil ile birlikte başka bir dili daha öğrenmek daha kolaydır. Çocukların erken yaşta yabancı dil öğrenmesi zihinsel sürecine de olumlu olarak etki etmektedir. Dil yelpazesinin genişlemesi kendi anadiline olan hakimiyetini geliştirdiği gibi diğer ülkelerdeki insanları anlamasına ve değerlendirmesine katkıda bulunacaktır.
Yeni bir dil öğrenmek, çocuğun entelektüel gelişimini arttırır. İkili dil yapısıyla öğrencilerimize diğer kültürleri de aşılayarak onları dünya insanı olma yolunda ilerletiyoruz.
Çocukların dil gelişimleri incelendiğinde, üç yaşındaki çocuklar artık kelimelerle oynayabilir, 900- 1000'e varan bir kelime hazinesine sahiptirler. 4 yaşında ise yaklaşık 1500-2000 kelime dağarcığıyla oldukça çok soru sorarlar, daha karmaşık cümle yapılarını kullanırlar. Çocuklar gramer kurallarının %90'ını 5-6 yaşlarında tamamlarlar. Duygularını ifade etmeye başlarlar ve 2-3 bin konuşma, 20-24 bin anlama kelime hazinesine sahiptirler.
Günün yarısını anadilde, diğer yarısını ise yabancı dilde yaşatıyoruz. Her sınıf düzeyindeki ‘Dil Koçları’ ile öğrencilerimiz yabancı dile maruz kalarak dil becerilerini geliştiriyorlar.
Oyun, çocuğun iç dünyasının sosyal ortamda dışa aktarımıdır. Yetişkine gözlem yapabilme şansı verir. Çocuklar oyun ortamında eğlenirken sosyal, zihinsel, fiziksel ve dil gelişim alanlarını da ilerletir.
Aile ortamında sıkı duygusal ilişkilerde bulunan çocukta, yavaş yavaş yaşıtlarıyla bir araya gelme, oyun gruplarına katılma, paylaşma, mücadele etme gibi ihtiyaçlar belirginleşir. Giderek artan bir sosyalleşme eğilimi ve oyuncaktan çok oyuna yönelme görülür.
Her çocuğun ortak dilinin “Oyun” olduğu bilinciyle tüm eğitim modelimizi bu temele inşa ettik. Oyun ortamı büyüme ve gelişme için önemli bir metottur. Onlarla vakit geçirmekten çok keyif alan öğretmenlerimizle hem iç ve hem de dış etkinlikler planlayarak oyunla öğrenmeyi gerçekleştiriyoruz.
